Stephen King'in sadece yarattığı karakterlerden esinlenilen, yazarla hiçbir bağı olmayan bir film. İlk filmle sadece 'akrabalık bağıyla' bağlı. Haa bir de kötü yönetmenlikle bağlılar. Bu filmin ilk 80 dakikası birkaç korkutmayan jump scare dışında son derece sıkıcı geçiyor. Dylan Bruno dışında oyunculuklar çok zayıf. İlk filmde Brian De Palma nasıl anlamsız slow motion sahneler kullanmışsa, bunda da anlamsız siyah-beyaz sahnelere şahit oluyoruz.
Ancak filmin son 20 dakikası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sanki başka bir yönetmen çekmiş gibi film bir anda bambaşka hal alıyor. Aksiyonun artmasıyla filmi nefes nefese seyrediyorsunuz. (En azından ben öyle oldum. Hem de ikinci kez seyretmeme rağmen.)
Efektler dönemine göre bile zayıf. Hikaye (en azından finale kadar) klişe. Ancak dediğim gibi final bir anda filmi 'orta halli' seviyeye getiriyor.
Carrie 2 olarak adlandırılan film.
Senaryosu ilk filmle bağlantılı.
İşleniş biçimi ise orijinal filmle neredeyse aynı.
Bu film de ilk film gibi yanlış kategoride piyasaya sürülmüş.
Tıpkı ilk film gibi korkudan eser yok, birkaç jump scare koymuşlar ama eminim ki çocuk bile korkmaz.
Bu film de ağırlıklı olarak gençlik konusuna bağlı kalıyor, film boyunca amerikalı gençlerin şımarıklıklarını izliyoruz.
İlk filme benzer şekilde dram da eklenmiş. Sonlara yaklaştığımızda ise yine ilk filmle benzer şekilde bilim kurgu öğeleri ve aksiyon var. Ben bu bölümde biraz matrix havası hissettim.
Final sahnelerinde ise aşk konusunu öne sürüp drama yapmaya çalışmışlar ama o da ilgimi çekmeyi başaramadı. Aşk nedir bilmesem belki yerdim bu mumarayı.
Son olarak, görsel efekler idare eder seviyedeydi, oyunculuklar ise başarısızdı.
Kısacası bu bir korku filmi değil, gençlik diye adlandırılan filmlerden. Bu sebeple korku seviyorsanız izlemenizi tavsiye etmem.