The Last Duel izle (2021)

Başlangıcında "Bu kadar övülen film bu mu?" diyor insan. Fakat sonra feci sarıyor film. Kesinlikle çok beğendim bu filmi.
Bir ufak not: Jean de Carrouges Niğbolu'da Yıldırım Bayezid e karşı savaşan haçlı ordusunda görev almış olup, kendisi savaş esnasında bizzat Yeniçeriler tarafından öldürülmüştür. Ne demişler? Geleceğin varsa göreceğinde vardır... ;)

Orta çağ ile ilgili film kıtlığına iyi gelen ortalama üstü bir film olsa da anlatım tarzının yorucu olduğunu düşünüyorum. Benzer sahneleri farklı karakterlerin bakış açılarından tekrar ve tekrar izlemek zorunda kalmak filmin sürükleyiciliğini çok düşürmüş. Onun dışında ise olumsuz bir şey yoktu.

Yazmak istediğim yorumu kafamda toparlayamayacak kadar duygu karmaşasına sokan bir film.

Uyarıyorum!!! Diğer yorumlarda zaten sıkça bahsedildiği için spoiler vererek yorumuma devam edicem.

Film bence anlatmak istediği ve anlatış şekliyle mükemmele yakın bir film. Tabi ki herkesin sevdiği konular ve anlatım türleri farklıdır ama hem o dönemde erkeklerin kafasında geçenler, hem de bir kadın olmanın bence en büyük zorluğu olan bedenini koruma hakkının geçmişte ne denli zor olduğunu çok iyi anlatmış. Eğer filmde tecavüz sahnesi olduğunu bilseydim muhtemelen izlemezdim. Gerçekten empati ile izlenildiğinde bir an için dünyadaki bütün mutluluğun kaybolduğunu hissediyorsunuz. Çok ağır bir yük. Filmin gişesinin bu kadar düşük olmasıda bence günümüz dünyasında insanların ne kadar kuş beyinli olmaya başladıklarının en büyük kanıtlarından biri. Belki biraz abartı olucak ama üniversitede tarih öğretmeni falan olsam toplumun sosyal yapısını anlatmak adına kesinlikle öğrencilerime izletirdim.

Film bence iyi lanse edilmiş ama Jacques ve Leydi Carrouage'nun filmdeki perspektifleri benzer olunca bu filmi biraz daha gözden düşürebiliyor ve film bana göre tarihsel olarak iyi bir de Jacques Le Gris gibi insanları asmak lazım.

Son 20 dkkk için izlenecek çarpıcı bir filim

kaliteli oyuncuların oynadığı ağır ve zor bir film.... kadro ya göre 7,7 lik bir film ama zevk veriyor mu hayır....

Öyle abartılacak sahneler göremedim.
Tekrarlanan konular da belki bir şeyler çıkar dedim ama maalesef aynı şeyler üzerinde durmuşlar.

Pek beğenmedim....

Teşekkürler.

Filmin çekim teknikleri, dönemin kurgusu harika hazırlanmış. Uptobox 1080p de ekleyebilir misiniz?

güzel izleyin

Eric Jager'in bu olay ile ilgili kitabını okudum ve ardından filmi izledim. Film gerçekten saygıyı ve övgüyü hak ediyor. Ortaçağ Avrupası'nın kasvetini, belalı ilişkilerini, akıl almaz entrikalarını, jestlerle dolu yaşayışını çok güzel bir şekilde yansıtmışlar. Küçük ve çoğu izleyicinin gözden kaçırdığı ayrıntılar olayları kavramanın en önemli noktası bence.

İlk olarak ''Son Düello'' olmasının sebebi gerçekten de krallara layık; her türlü düello geleneklerine uygun, hazırlıklı, en çok ses getiren, kurallara uygun yapılan, hükümet tarafından onaylanan dünyadaki SON hakiki düellodur...

Filmde üç ana karakterin gözünden olaylara bakmamız, tarihin ve tarihçiliğin ne kadar zor olduğunun bir göstergesidir. Geçmişe gidecek bir fırsatımız olmadığı için her zaman çıkarımlarla hareket etmek zorunda kalır, dönemin şartlarına uygun bir şekilde empati kurar ve kaynakları öyle değerlendiririz. Bu olayda neler yaşandığını, karakterlerin neler hissettiğini ve yaşanılan tecavüz olayının gerçek olup olmadığını asla bilemeyeceğiz. İşte film bu noktada bir şeylere inanmak isteyen izleyicilere kolaylık sağlıyor aslında.

Ortaçağ'da tecavüze uğrayan bir kadının hamile kalamayacağı, hamile kalması için kendisinin de orgazm yaşaması gerektiği detayları gerçekten çok önemli detaylar. Ortaçağ'da tabi ki de kadınların önemi ve onların hayatları her zaman geri planda bırakılmıştır. Sıradan köylü bir kadının tecavüz edilmesi pek umursanmazken soylu bir kadının tecavüze uğradığı iddiası, soylu erkeğin egemenliğini ve namusunu kirletir. Carrouges kadınının intikamı için değil de kendi onuru için düello yapması bana daha çok olağan geliyor. Hatta Carrouges büyük ihtimalle kısır ama o dönemlerde erkekler kısır olmaz diye inanış söz konusu.

Detaylara çok değindim, biliyorum birkaç tane daha vermek istiyorum:
-- Kitapta da geçen ve filmde Kont Pierre'nin de bahsettiği 2:10:03 ''Umalım da düello Flaman'daki gibi geçsin. Le Gris, Carruges in testislerini koparsın'' detayı bile gerçekten yaşanmış bir olay. :D

-- Kral Charles'i izlerken onun akıl bozukluğu olduğunu düşünebilirsiniz ve bu da doğrudur. Düello sonrası yıllarda yanlış hatırlamıyorsam, bir sefer sırasında kafayı sıyırıp kendi adamlarına hatta kardeşine saldırıyordu. Bu olaydan bir yıl sonra da sarayda Kralı eğlendirmek için 5 soylu ve Kral zifte bulanıyor ve barbar gibi giyiniyorlar. Aralarından birisi aniden alev almaya başlıyor ve ateşi diğerlerine bulaştırıyor. Bunun sonucunda 4 soylu yanarak ölüyor ve Kral hayatta kalıyor. Ne travma ama...(Bal des Ardents olayı)

-- Bu olay 19.yüzyıla kadar uzuyor, Le Gris'in öz torunu olduğunu iddia eden kişi (Le Grix White) olayın peşini bırakmıyor...

Son zamanlarda izlediğim en farklı ve kaliteli senaryoya sahip filmdi. İnanılmaz çarpıcı bir sona sahip film bende soğuk duş etkisi yarattı. İzlemenizi tavsiye ederim.

Gerçek bir olaydan esinlenmiş olması, başarılı bir yönetmen ve güçlü oyuncu kadrosuyla son zamanlarda izlediğim kaliteli filmlerden biriydi. Biraz durgun bir ilerleyişi olsa da uzun süresine rağmen filmden hiç kopmadım.

eh işte, sürekli abartılan film bu muymuş? Dedim, benim için zaman kaybı oldu, sinematografisi kendi içerisinde güzel ama benim için fazla karanlık.

uzun zamandır bu kadar sinir bozucu bir film izlememiştim gel de kafayı yeme sahneler gerçekten çok iyi

2021'de en merak ettiğim filmlerden biriydi. Tarih ve savaş filmleri her zaman favori film türlerimden birisi olmuştur. Tarihi genelde kazanan yazar ama bu filmde olayları üç kişinin de gözünden izledik. Olayın tam olarak kanıtlanmış bir sonucu yokmuş. Filmin çıkacağını ilk gördüğümde kendimi tutamayıp Wikipedia'dan kısa bir araştırma yapmıştım. Genel kanı filmdekiyle uyuşuyor. Yine de üç farklı bakış açısıyla sunularak birazda izleyicinin kendi düşüncesine bırakılmış. Ve gerçekler yine tarihin toz sayfalarının arasında kaybolup gidiyor. Okuduğum yazıların çoğu filmde gözümde canlandı.

Senaryosunu iyi yazmış bir filmdi. Yönetmeni övmeye gerek yok zaten. Oyuncu kadro yine çok iyiydi. Oyuncu kadrosu iyi olunca haliyle oyunculuklarda şahane oluyor. Bu sayede filmin seyir zevki artıyor. Matt Damon'un saç stili hiç iyi olmamış ama. Kullanılan mekanlar olsun kostümler olsun çok kaliteliydi. Belli ki bayağı emek harcanmış. Savaş sahneleri de kısa tutulmasına rağmen fena sayılmazdı. Sondaki Düello sahnesi de çok iyi olmuş. İzlerken sonucu bildiğim halde heyecanla izledim.

Filmin süresi iki buçuk saat olmasına ve genel itibari ile durağan ilerlemesine rağmen beni izlerken hiç sıkmadı. Ben tarih ve tarihi dramaları çok sevdiğim için böyle gelmiş olabilir. Genel itibari ile benim beklentimi karşıladı. Son yıllarda böyle kaliteli tarih filmleri bulaması zor oluyor. Yine en son Timothée Chalamet baş rolde oynadığı The King filmi bayağı iyi bir tarih filmiydi.

Ben hiç anlam veremedim... ... ... Ciddi bir bütçesi var... Usta bir yönetmen... Meşhur oyuncular... Kocaman bir ekip... 150 dk'lık uzunca bir süre... Gerçek olduğu iddia edilen, 14.yüzyılda Fransa'da geçen bir olayı ele almış... Severiz tarihi filmleri ama neden bu hikaye? Bu kadar enerji neyi aktarmak için harcandı? Bize 2,5 saat boyunca bilmem kaç kez aynı tecavüz sahnesini neden izlettirdiler? Dünya tarihinde anlatmaya değer daha iyi bir hikaye bulunamaz mıydı? Yoksa belli malzemeleri bir araya getirdin mi o film şokolade satar mantığının eseri mi? Ridley Scott'ın Robin Hood'unu ne kadar beğendiysem bunu da bir o kadar yadırgdım ve nahoş buldum.

eh işte idare eder

Filmin süresi uzun olmasına rağmen ben hiç sıkılmadım.Sahnelerin gereksiz yere tekrar edildiğini düşünmüyorum.Bu sene izlediğim en iyi filmdi.Süresi uzun sıkıldım tarzı yorumları okuyup izlememezlik yapmayın.

Olayları bir kocanın, bir erkeğin ve bir kadının perspektifinden ayrı ayrı ele almaları filmi etkileyici ve başarılı kılmış. Karakterlerin olayları algılayışındaki farklılıkları muntazam detaylarla işlemişler ve aynı muntazamlıkla da aktarmışlar.

Ama ülkeyi oyun bahçesi yapmış 'Kral' olacak için sorgusuz sualsiz canımızı veririz demelerine sinirlenmeden edemedim. Ayrıca bazı sahneleri üstünkörü geçip son sahneyi de gereksiz sündürmüşler, kalanını beğendim.

Jodie Comer'ı daha çok filmde göreceğiz anlaşılan.
Filmde oyunculuk ve köstümler başarılıydı, senaryo pek değil.
Filmi izlerken yapmam gereken ufak tefek işleri yaptım öyle diyeyim. 6/10

Abartıldığı kadar etkileyici değil. Ben düello sahnesini bile sıkıcı buldum. Gerekszi uzatılmış gibiydi.
Üç ayrı perspektif olduğundan kim haklı diye düşünmek bir noktadan sonra gereksiz geldi.Çünki karakterler kendilerini haklı görerek hareket ediyorlar ve iki erkekte kadını araç olarak kullanmış. Kadın susmayarak doğru mu yapmış yada sussaydı nolurdu bilemem ama en azından vijdanı rahat.
O çağdaki yobaz düşünceler,kadınların konumu ve o dönem dincilerinin de sözde zinayı suç bulup yine işleyeni değil,ayartan kadını suçlamak istemeleri falan dikkat çekiyor. İki erkeğin bir kadını araç olarak kullanarak saçma sapan düşünce ve davranışlarına tanıklık etmek gibi. Kadını umursayan yok,kurban her daim kadın! Film mutlak olarak kadın perspektifini haklı bulmuş.
Birde olayın gelişiminde kadının kocasının annesi de var,Pek dikkat çekilmiyor ama filmde gereksiz bir detay değil ise o kadın da gelinini satmış!

Oyunculuklar ise Matt D. yetersiz ,kadın karakteri fena değil ama müthiş oynamış diyemem. Batman abi ve Kylo Ren abi daha çok yansıtmışlar karakterlerini. İkisi dışında pek beğendiğim performans bulamadım şahsen. Film orta çağ olsada çok koyu,çok bunaltıcı olmuş. Hani o dönemde geçen cıvıl cıvıl filmler varken bu film boğucu bir atmosfere sahip,izlerken bunaldım açıkçası. Ama asıl son final sahnesi bence en etkili kısmıydı. Düellodan sonra ki sahne beni sinir eden kısımdı. Kocası aralarında en az mağdur olan karakterdi bence,hatta eğer anne faktörü tezim doğruysa başından beri planları bu bile olabilirdi?

iyi bir kurgusu var görsel olarak iyi is cikarmislar senaryo daha iyi olabilirdi sanki cünkü iyi bir kadrosu var .şövalye siradan bir asker deil Gladiatordeki gibi bir agirligi olmaliydi o unvan herkese verilmiyor cünkü Matt Damonda hafif kalmis siradan durmus acikcasi daha iyi bir aktör olabilirdi bu rol icin . yavas ilerleyen bölümler olsada izletiyor kendini paylasim icin tsk ederim sevgili admin .

Öncelikle, film 14.yüzyıl Fransa orta çağını anlattığından, filmde Kral Arthur'u görmediğim için mutlu oldum ama 'A Knight's Tale (2001)'den hallice olmuş bu seferde.Filmin kurşuni renkteki sinematografisi başarılı.Atmosfer v görsellik olarak hayli çarpıcı .Usta orta çağ Fransasını müthiş tasvir etmiş.Ben Affleck'i görmezden gelirsek,Oyuncular iyi duruyor. Sadece Matt Damon sıradan görünüyor, adamı pek o zamanın şövalyesine benzetememişler v filmde o çağa ait aksan hiç yok.Bir de bu Ridley baba cidden çok kibirli bir herif. 'Blade Runner 2049'un hezimeti için, -süresi çok uzundu diyerek, yapımcıyı suçlamıştı, ee bu ne? filmin gişede neden 2 hafta kaldığını da izleyince anladım.
Fragmanı izleyince Ridley Scott orta çağda geçen bu hikayesini muhtemelen kadınları yüceltmeye çalışacak demiştim, nitekim 'atla ölümüne namus dülleosu' oldu da diyebiliriz..Film, C.Nolan'ın senaryo matematiği ile başlıyor. Önce aksiyon ver sonra filmi tanıt.Filmde 'tecavüz' konu alındığı için, kadın/yardımcı kadın oyuncu kategorilerinden Oscar adaylığı göğüsleyebilir, diye de not alayım buraya.
Bakalım şimdi filme;
Muharebe alanlarında v kılıç dövüşü sahneleri en az Scott abinin 'Gladiator'ü kadar çarpıcı,nefes kesmesede bu anların süresi 153 dakikalık filmde az.O yüzden beni hiç doyurmadı.Yani bu feminist orta çağ dramından bir 'Gladiator' beklemeyin.
Kadın'a yönelik taciz ve şiddet etrafında senaryoyu döndürüp durmuşlar.Özelikle ikinci bölümden sonrası son on dakika hariç sıklıkla tekrarlamalar ile zamanı tüketip filmden kopmaya sebep oluyor. Ayrıca zamanlar arası geçişleri pek görünür değil v karmaşık bir yapısı var. Filmin temel mesajı da erkeklerin dünyasında nam, şeref ve eril tahakümün kadın bedeni üzerinde, kendini var etmesi olarak okudum, ancak bu da yeterli şekilde derinleştirilmemiş.
Bir tecavüz olayını 3 farklı perspektiften anlatarak, aklıma Akira Kurosawa'nın 'Rashomon' filmini getirdi. Aynı hikayeyi 3 farklı kişinin gözünden görünce biraz fazla uzamış bir film.Yani 'action' kısmını kısıp geri kalan her şeyin altını açmışlar filmde.Tarih, özellikle Avrupa tarihi çok ilginç kadınlarla dolu.Sarayları, kaleleri çekip çeviren, onlarca insanı parmağında oynatan akıllı kadınlar. Fakat erkekler tarafından yazılan tarih dönüp dolaşıp onları ";;bunda da öyle bir a* var ki kaç tane adamı deli etti";; şeklinde anlatıyor. Döneminde yaşayan insanlar da onların gücünü cinsel organlarına indirgemeyi ya da cinsel organlarına kanalize etmeyi tercih ediyor. 'abi mumu sokuyorsun, ipini çıkartıyorsun, öyle ateşli' demek nereeeede, 'Gladiator' nerede, Scott abi.Matt Damon v Ben Affleck'in senaryoyu önceden de paylaşıp yazdıkları 'Good Will Hunting' neredeee, kahramanlık tasladıkları bu film nerede.

Genel Türk izleyicisi, namus v ilahi adalet penceresinden izleyip, sonunda da bir 'oh' çekip yoluna devam edebilir.Diğer arkadaşlar ise kadroyu görüp, fragmana aldanmasın, aksiyondan ziyade daha fazlaca bir 'orta çağ entrikası' izleyeceksiniz.

Alien, Blade Runner, Gladiator ve Thelma & Louise ve daha bir çok kült veya klasikleşmiş filmi sinema dünyasına kazandıran Ridley Scott, güçlü kadınların hikayelerini anlatmayı çok seviyor ve bu özelliğini The Last Duel'de devam ettiriyor.

İyi veya kötü kahramanlara alışmış bünyeler bu filmde gerçek hayatta olduğu gibi insan doğasının tümüyle ideal olmadığını görecekler. Bu özellik filmde popüler bir kahramanlık öyküsüne yer olmadığını hissettiriyor ve maalesef bu özellik filmin düşük gişesine de biraz açıklık getiriyor.Ancak 1300 lerin sonunda Fransa'da geçen kaypak erkeklerin dünyasında kendilerine çocuk doğurmak dışında hiç bir değer atfedilmeyen kadınlardan birinin doğruluk için bedel ödeme riskini almasının öyküsüne dönüşüyor.

Bir de şunu söylemeden geçemeyeceğim. Yine tarihsel bir fonda geçen Benedetta filminde beni rahatsız eden ancak anlayamadığım bir şey vardı. Bu filmi seyrederken farkına vardım. Ridley Scott, filmi doğallaştırmak adına her şeye eski ve kirli bir görünüm vererek hijyen duygunuz ile oynuyor ve hatta canlı renkler bile kullansa görüntünün biraz soluk olmasını sağlıyor. Bazen derin kontrastlarla, bazen de eskitilmiş fon ve objelerle atmosferi sağlamlaştırıyor.

Popüler sinema ve sanat filmi arasında ikincisine daha yakın duran bu film, ilerledikçe açılıyor fakat yüksek tempoya oynamıyor. Gayet ciddi ve güzel bir film. Hele günümüzde çekilmiş tarihsel filmler için gayet -ticari olmayan- güzel bir örnek .

Paylaşım için teşekkürler ve iyi seyirler.8/10

Yaşanan bir olay üç kişinin gözünden, üç bölümde aktarılıyor. Filmin ismine inanıp aksiyon izleyeceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Tamamen tarihi bir dram filmi.

Her ne kadar aksiyon savaş filmi olsa da, film oldukça yavaş ilerliyor. Bazı yerlerde sıkılmadığımı söylesem yalan olur. Ama ne varki Matt Damon ve Ben Affleck filmde olunca, mutlaka izlemeye değecek bişeylerin olduğunu anlıyorsunuz ve izlemeye devam ediyorsunuz. Tamda tahmin ettiğim gibi oldu, filmin finalinde koltuktan kalkıp oturduğum bile oldu. Daha öncede düellolar izlemiştim ama bu başka bir efsaneydi. Son ana kadar ne olacağını tahmin edemiyorsunuz. Matt Damon yine rolünün hakkını vermiş ve güzel bir performans sergilemiş. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim, içerisinde bir çok konuyu barındıran, kadın haklarının hiçe sayıldığı bir dönemi ele alan ve bir kadının onuru uğruna ölümü bile göze alacağını çok iyi şekilde gösteren bir film.

Çok teşekkürler...